- Arif Nihat Asya`nin Siirleri

Adsense kodları


Arif Nihat Asya`nin Siirleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
SonDamLa
Tue 12 January 2010, 08:21 pm GMT +0200
Arif Nihat Asya`nin Siirleri










Anne



İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum!

Acı nedir
Tatlı nedir... bilmezdin...
Dilin damağın
Ben oldum!

Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum

Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini...
Tülün duvağın
Ben oldum!

Artık isterlerse adımı
Söylemesinler bana
"Onun annesi" diyorlar...
Bu yeter sevgilim, bu yeter bana!

Bir dediğini iki
Etmiyeyim diye öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim sana
O kadar ısındım ki
Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim
Gün oldu, kırdın...
İncinmedim;
İlk oyuncağın,
Ben oldum, yavrum
Son oyuncağın
Ben oldum...

Layık değildim
Layık gördüler
Annen oldum yavrum,
Annen oldum!





Kubbe-i Hadra



Kimi, boşlukta sızar asude;
Kimi, bekler gecelerden seheri..
Farkı yoktur gecenin gündüzden,
Ne çıkar yanmasa ufkun feneri
Tunç taslarda içerler kaderi
Bu ecel şerbetinin bekrileri.
Kim bilir, belki giden yolcuların
Bu sefer son seferi
Sisli gözlerde cihetler silinir,
Kimsenin kimseden olmaz haberi
Ne semavatı görürler, ne yeri
Bu ecel şerbetinin bekrileri.
İçlerinden biri vardır ki aba
Bilerek sırtına çekmiş kederi
Yolda lakin onu dimdik yürütür
Belde imanının altın kemeri
Gecenin, gölgelerin şaheseri
Bu ecel şerbetinin bekrileri.
Seslenir da?veti bir meçhulün;
Bir nida der: İleri!
Ki nihayet bir ilahi gecenin
Kapısından süzülürler içeri
Ve aşarlar o karanlık kemeri
Bu ecel şerbetinin bekrileri.
























Naat

Seccadeden kumlardı...
....................................
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!

Mescit mü´min, minber mümin...
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere "amin!"

Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı...
Geceler ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!

Kapına gelenler, ya Muhammed,
Uzaktan, yakından-
Mü´min döndüler kapından!

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi.

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu" lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha´lar, Yasin´ler!

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resul,
Nerde kaldın ey Nebi?

Günler, ne günlerdi, ya Muhammed;
Çağlar ne çağlardı;
Daha dünyaya gelmeden
Müminlerin vardı...
Ve birgün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halime´nin kucağında
Abdullah´ın yetimi,
Amine´nin emaneti ağlardı!

Hatice´nin koncası,
Aişe´nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği,
Göklerin resulüydün...
Elçi geldin, elçiler gönderdin...
Ruhunu ALLAH´a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke´de bunalırsan
Medine´ye göçerdin.

Biz dünyadan nereye
Göçelim ya Muhammed?
Yeryüzünde riya, inkar, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
(Ebu Leheb öldü) diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!

Neler duydu şu dünyada
Mevlid´ine hayran kulaklarımız:
Ne adlar ezberledi, ey Nebi,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kabe´ne siyahlar
Yakışmamıştır, ya Muhammed,
Bugünkü kadar!

Haset, gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı?nda derebeyi...
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği...
İyiliğin türbesine
Türbedar oldu iyi!

Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına.
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına!

Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Taif´tir, kimi Hayber´dir...
Fethedemedik, ya Muhammed,
Senelerdir!


Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi...
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!

Bayram yaptı yabanlar:
Semave´yi boşaltıp
Save´yi dolduranlar...
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar...
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman´lar!

Gözleri perdeliyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti, ey Nebi
Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha´lar, Yasin´ler!

Ne oldu, ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar?

Uçsuz bucaksız çöllerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir.

Şu Tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir...
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi...
Hakkı göremiyen
Gözlerdeydi!

Şu kutu, cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuva-ki bilinmez,
Kuşları hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu?-
Kuşlarını, bir sabah,
Medine´ye uçurdu mu?

Ey Abva´da yatan ölü
Bahçende açtı dünyanın
En güzel gülü;
Hatıran, uyusun çöllerin
Ilık kumlarıyla örtülü!

Dinleyene hala,
Çöller ses verir:
"Yaleyl!" susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyler Bedir.
Sen de, bir hac günü,
Başta Muhammed, yanında Ebubekir;
Gidenlerin yüzbin olup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!

Ebubekir´de nur, Osman´da nurlar...
Kureyş uluları karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Ali´nin önünde kapılar açılır,
Ali´nin önünde eğilir surlar.
Bedir´de, Uhud´da, Hayber´de
Hak´kın yiğitleri, şehid olurlar...
Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı;
Yerde kalmazdı ruh... kanadlıydı.

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha´lar, Yasin´ler!

Vicdanlar, sakat çıkmadan,
Ya Muhammed, yarına;
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Adem oğullarına!

Yüreklerden taşsın
Yine imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir´ini;
Evliya, okusun Kur´an´lar!
Ve Kur´an´ı göznuruyla çoğaltsın
Kayışzade Osmanlar!
Na´tini Gaalip yazsın,Mevlid´ini Süleyman´lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan´lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Aminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mi´raç´tan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanad, rüzgar kanad;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Ayetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilal-i Habeşi sustuysa
Ezanlarını Davud okusun!

Konsun -yine- pervazlara
Güvercinler;
"hu hu"lara karışsın
Aminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fatiha´lar, Yasin´ler!
















DUA

Biz, kısık sesleriz... minareleri,
Sen, ezansız bırakma ALLAH?ım!
Ya çağır surda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma ALLAH?ım!
Mahyasızdır minareler... göğü de,
Kehkeşansız bırakma ALLAH?ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma ALLAH?ım!
Bize güç ver... cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma ALLAH?ım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma ALLAH?ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma ALLAH?ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma ALLAH?ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma ALLAH?ım!
Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
Ve vatansız bırakma ALLAH?ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma ALLAH?ım

FETİH MARŞI

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektirilen, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle sûrun dişleri sökülecek!

Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden
Senin de destanını okuyalım ezberden
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden

Elde sensin, dilde sen; gönüldesin, baştasın
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Yüzüne çarpmak gerek zamânenin fendini!
Göster: kabaran sular nasıl yıkar bendini!
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini!

Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın

Bu kitaplar Fâtih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır;
Şu mihrab Sinânüddin, şu minâre Sinân'dır;
Haydi, artık uyuyan destanını uyandır!

Bilmem, neden gündelik işlerle telâştasın
Kızım, sen de Fâtihler doğuracak yaştasın!

Delikanlım! işaret aldığın gün atandan!
Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan'dan!

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
 

Arif Nihat Asya





sümeyra
Sat 1 June 2013, 09:14 pm GMT +0200


   Rabbim razı olsun..Makamı cennet olsun inşaallah..

reyyan
Sat 1 June 2013, 09:45 pm GMT +0200
Arif Nihat Asya'nın Naatı artık bizde ezber olmuştur, diğer şiirlerini de şimdi okuma fırsatım oldu tabi ki onlar da ayrı güzel, Allah razı olsun. Ruhu şerifine Fatihalar okuyalım inş...

zerdale
Sun 2 June 2013, 12:38 am GMT +0200
cok güzel manidar şiirler...yazandan rabbim razı olur inşallah...

elifbenal7a
Thu 2 January 2014, 09:15 pm GMT +0200
ARİF NİHAT ASYA 'NIN şiirlerinin çok güzel olduğu kadar da bizi milletimizi anlatıyor :)

mevlüdekalınsaz
Thu 2 January 2014, 10:43 pm GMT +0200
Arif Nihat ASYA nın şiirlerini çok beğenerek okurum özellikle de "Naat" şiirine bayılıyorum
her satırını o kadar güzel ve anlamlı yazmış ki her okuduğumda gözyaşlarımı tutamıyorum.
geçen yıl da kutlu doğum haftasında okumuştum orda da duygulanmıştım
çok merak ediyorum bu şiirde beni etkileyen şey ne acaba ....

cerendemir
Fri 3 January 2014, 12:14 am GMT +0200
Şu Tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir...
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi...
Hakkı göremiyen
Gözlerdeydi!

ömer7/C
Sun 19 January 2014, 09:03 pm GMT +0200
keşke diğer şairlerin de şiirleri Arif Nihat asyanın şiirleri kadar içten ve güzel olsa.

rabianur 8/B
Thu 29 May 2014, 05:49 pm GMT +0200
Arif Nihat Asya'nın Naatı artık bizde ezber olmuştur, diğer şiirlerini de şimdi okuma fırsatım oldu tabi ki onlar da ayrı güzel, ALLAH razı olsun. Ruhu şerifine Fatihalar okuyalım inşaallah...
ESSELAMU ALEYKÜM;
İNŞALLAH OKUYACAĞIZ

Yazgül_8-A
Thu 29 May 2014, 05:52 pm GMT +0200
Bu şiirler gerçektende çok güzel..ALLAH razı olsun.. ben en çok bu şiiri beğendim;
DUA

Biz, kısık sesleriz... minareleri,
Sen, ezansız bırakma ALLAH?ım!
Ya çağır surda bal yapanlarını,
Ya kovansız bırakma ALLAH?ım!
Mahyasızdır minareler... göğü de,
Kehkeşansız bırakma ALLAH?ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma ALLAH?ım!
Bize güç ver... cihad meydanını,
Pehlivansız bırakma ALLAH?ım!
Kahraman bekleyen yığınlarını,
Kahramansız bırakma ALLAH?ım!
Bilelim hasma karşı koymasını,
Bizi cansız bırakma ALLAH?ım!
Yarının yollarında yılları da,
Ramazansız bırakma ALLAH?ım!
Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü,
Ya çobansız bırakma ALLAH?ım!
Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız;
Ve vatansız bırakma ALLAH?ım!
Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,
Müslümansız bırakma ALLAH?ım

Rüveyha
Fri 30 May 2014, 12:24 am GMT +0200
Arif ziya asyanın şirleri kim sevmez ki. O ki hak şairi, peygamber şairi.Ben de fetih şiirini ekledim sizler için.Diğer şiirlerini sevdiğim gibi bu şiirini de çok severim..Bana boş şeylerle vakit harcamamı memeleketimiz için ne kadar azim ve gayret göstermemiz gerektiğini her defasın da hatırlatır..Çünkü bu toprakların kolay kazanılmadığını hepimiz iyi biliyoruz..Mevlam layık olabilmeyi nasip eylesin.

Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!